
K
Kadavra: Tıp öğreniminde üzerinde çalışmak için hazırlanmış ölü insan ya da hayvan vücudu.
Kafein: Kahve taneleri ve çay yapraklarında bulunan, merkezi sinir sistemi üzerinde uyarıcı etkisi olan, fosfodiesteraz aktivitesini engelleyen bir pürin alkaloit.
Kakozmi: Pis koku.
Kalaza: Kuş yumurtalarında vitellusu (yumurta sarısı) karşılıklı iki taraftan zara bağlayan iki sarmal banttan her biri.
Kalıtım: Canlının genetik şifresinin kendisinden sonra gelen nesle/yavrulara aktarılması.
Kaliptra: Kökün ucunu yüksük gibi saran ve koruyan doku.
Kalsitonin: Tiroit bezi tarafından salgılanan, kemiklerde kalsiyum depolanmasını hızlandıran bir hormon.
Kalyum: Potasyum.
Kambiyum: Çift çenekli bitkilerin gövde ve kökünde yer alan ve meristem hücrelerinden oluşan tabaka. Yeni odun ve soymuk tabakaları oluşturarak bitkinin kalınlaşmasını sağlar.
Kanser: Organizmada meydana gelen ve hücreleri kontrolsüz büyüyen kötü huylu tümörlere verilen genel ad.
Kapalı dolaşım: Kanın kalp ve damarlardan oluşan kapalı bir sistem içerisinde dolaşmasıdır.
Kapsit: Virüslerin nükleik asitinin dışında bulunan, bazı virüslerde tek tip, diğerlerinde birkaç tip proteinden oluşan protein kılıf.
Kardiak: Kalbe ait.
Karina: Trakenin (nefes borusu), sağ ve sol akciğerlere girmeden önce ikiye ayrıldığı kısma verilen ad.
Karnivor: Hayvansal besinler ile beslenen canlılar. Örneğin; kedi, köpek.
Karotenoid: Sarı, turuncu, kırmızı veya kahverengi olan; yağda çözünebilen, çoğunlukla fotosentez tepkimelerinde de görev alan, bitkilerin çiçek ve meyve kısımlarında bulunan pigment grubu.
Karpel: Tohum taslaklarını ve özellikle tohumları örtmek için birkaç makrosporofilin kendi üzerlerine katlanarak ya da bir araya gelerek oluşturdukları tek ya da çok gözlü olabilen tohum zarfları.
Kas tonusu: İskelet kaslarının, dinlenme durumundaki kasılı hali.
Kaşeksi: Genel sağlık durumunun bozukluğu ile ilgili ileri derecede zayıflama hali.
Katabolizma: Maddelerin yüksek terkiplerinin, dokularda yakılarak daha basit terkipte maddeler meydana gelmesi.
Katalizör: Kimyasal tepkimeye katılmadan tepkimenin hızını artıran madde.
Kazein: Sütte bulunan bir çeşit protein.
Kazık kök: Ana kökün yan köklerden daha fazla gelişme göstermesi.
Kemoreseptör: Kimyasal maddelere karşı duyarlı olan almaçlar.
Keloid: Eski bir kesi veya ameliyat yerinde aşırı nedbe dokusu oluşmasıdır.
Keratin: Omurgalı hayvanların derisinin, tırnak saç, boynuz gibi yapılarında bulunan, suda çözünmeyen sert protein.
Keratinizasyon: Boynuzlaşma.
Keratit: Kornea iltihabı.
Keratoma: Nasır.
Keratometre: Kornea kavislerini ölçmekte kullanılan alet.
Keratoplasti: Matlaşmış korneanın yerine başkasından alınan korneanın konulması ameliyatı.
Kernicterus: Yeni doğanın şiddetli ikterusunda beynin bazı çekirdeklerinin bilirubinin etkisiyle toksik dejenerasyonudur.
Ketonemi: Kanda keton cisimciklerinin bulunması.
Ketonüri: İdrarla keton çıkarılması.
Kızamık: Salgın yapan virütik bir çocukluk çağı hastalığıdır.
Kifoz: Omurganın açıklığı öne bakan kamburluğuna verilen ad.
Kist: Etrafı membranla (zar) çevrili içi sıvı dolu oluşumlar.
Kist hidatik: Bazı organlarda (daha çok karaciğer, akciğer , beyin) ekinokok adı verilen parazitlerin neden olduğu içi berrak su görünümünde kistler.
Kist sebase: Yağ bezlerinin büyümesi sonucu deri altında oluşan kistler.
Kitin: Eklem bacaklı hayvanlarda dış iskeleti oluşturan dayanıklı yapı. N-asetil glikozamin'den meydana gelmiş, bir tür nötr polisakkarit.
Kilobaz: 1000 nükleotidlik DNA parçalarını esas alan ölçü birimi.
Knidosit: Omurgasızlarda görülen, içinde yakıcı kapsüller taşıyan, savunma veya beslenmede görevli olabilen özelleşmiş hücreler.
Kloak: Kuşlar gibi bazı canlı gruplarında, sindirim, boşaltım ve üreme sistemlerinin son ürünlerinin dışarı bırakıldığı ortak tek açıklık.
Klon: Genetik olarak birbirinin aynı olan canlılar.
Klorofil: Fotosentez olayında güneş enerjisini kimyasal enerjiye çeviren, yapısında magnezyum içeren, yeşil pigment maddesi.
Kloroplast: Yeşil renkli klorofil pigmentini taşıyan plastit.
Kleptomani: İhtiyacı olmaksızın patolojik çalma dürtüsüne verilen addır.
Klostrofobi: Kapalı yerlerden sebepsiz yere korkma reaksiyonudur.
Koch basili: Tüberküloz basiline, bulanın adına izafeten verilen ad.
Kolesterol: Hayvansal ve bitkisel yağların içerisinde bulunan, karaciğer tarafından sentez edilen bir maddedir.
Korpus: Gövde.
Kodon: Özel bir aminoasiti şifreleyen üç nükleotidden oluşan mRNA üzerindeki birim.
Koenzim: Bir enzimi aktif hale getiren, enzimin protein olmayan organik bileşeni.
Kokon: İçine yumurta ya da tohumların bırakıldığı yapı.
Kohezyon: Aynı cins moleküller arasındaki çekim kuvveti.
Kohlea: İç kulakta salyangozda bulunan yapı.
Kolesistokinin: İnce bağırsaktan salgılanan ve karaciğeri uyaran hormon.
Koloni: Aralarında işbölümü yapan tek hücreli organizmaların bir araya gelerek topluluk oluşturmaları.
Kolloid: Parçacık büyüklüğü 1-100 mm. olan madde.
Koleteral: Ksilem ve floemin üst üste bulunması.
Kommensal: Birlikte yaşayan iki canlı türünden birinin fayda sağladığı, diğerinin ise hiçbir şekilde etkilenmediği ortak yaşam biçimi.
Kopulasyon: Çiftleşme.
Konakçı: Bir parazit canlının üzerinde yaşadığı diğer canlı.
Koni hücreleri: Omurgalıların gözlerinde, retinanın arkasında yer alan, koni şeklindeki, ışığa son derece hassas olan ve renkli görüntünün algılanmasından sorumlu olan hücreler.
Kontraktil vakuol: Tatlı sularda yaşayan bir hücrelilerde, açılıp büzülerek, fazla suyu ve metabolizma atıklarını hücre dışarına atmada görevli olan organel.
Kondrin: Kıkırdak yapı hücrelerinin salgıladıkları ara madde.
Kondrosit: Kıkırdak doku hücreleri.
Konjugasyon: İki hücrenin geçici olarak gen alış-verişi yapmak için birleşmeleri.
Konsantrasyon: Birim hacimde bulunan madde miktarı.
Korda: Omurgayı oluşturan ilkin iç iskelet. Sırt ipi.
Kornea: Gözün ön tarafında dışta bulunan sert tabakasının yaklaşık 1/6'sını oluşturan ön bölgesi, saydam tabaka.
Kotiledon: Çenek, çim yaprakları.
Kök basıncı: Bitki köklerinin topraktan su emme kuvveti.
Kökçük: Kara yosunlarında olduğu gibi, ilkel bitkilerde bulunan, tek ya da çok hücreden oluşmuş, kök görevini yapan basit yapılar. Rizoit.
Kromatofor: Pigment içeren ve canlının deri renginin değişiminden sorumlu olan organel.
Kromoplast: Bitkilerde sarı, kımızı, turuncu renkli pigmentleri taşıyan plastidler.
Kromotin iplik: Dinlenme halindeki ökaryot hücrenin çekirdeğinde bulunan kromozomların karmaşık hali.
Kromozom: Prokaryot ve ökaryot hücrelerde üzerlerinde genleri taşıyan DNA ve nükleoproteinden oluşmuş yapı.
Kroner damarlar: Kalbi besleyen ince atardamarlar.
Krossing-over: Mayoz bölünmede, tetratların kromotidleri arasında karşılıklı gen alışverişi, parça değişimi.
Ksilem: Odun borusu. Bitkilerde su ve mineral taşınmasından sorumlu olan cansız iletim borusu.
Ksantofil: Sarı veya kahverengi bir karotenoid pigment grubu.
Kupula: Fındık tipi meyveyi taşıyan, kadehe benzer yapı.
Kursak: Kuşlarda, boğazda kese şeklinde genişlemiş ve besin depo edilen bölge.
Kürtaj: Rahim içerisindeki ceninin tıbbi müdahale ile alınması.
Kütikula: Su geçirmeyen, koruyucu, mumsu yapıdaki tabaka.
Kütin: Yaprak yüzeyinde su kaybını önleyen mumsu, su geçirmez madde.