
H
Habitat: Yetişme ortamı, bir canlının, bir türün içinde yaşadığı ve üreyebildiği ortam.
Habitus: Bir bitki ya da hayvanın genel görünüşü.
Habitüel: İtiyadi, alışkanlığa bağlı.
Halluks: Ayak başparmağı.
Halüsinasyon: Gerçekte olmayan şeyleri algılamak.
Halotan: Anestezik bir madde.
Hamartom: Yeni oluşmuş kan damarlarında meydana gelen tümör.
Hamartroz: Eklem boşluğuna kan dolması.
Haploid: Tek kromozom setine sahip olan. Olgun bir üreme hücresinde bulunan kromozom sayısı, vücut hücrelerinin sahip olduğu kromozom sayısının yarısına sahiptir. Kromozom sayısının yarıya inmesi sonucu oluşan “ n ” sayıda kromozom taşıyan hücrelere haploid hücre denir.
Havers kanalı: Kemik dokudaki, sinir ve kan damarlarının geçtiği kanal.
Heksoz: Altı karbonlu monosakkarit.
Helikaz: DNA'nın kopyalanması sırasında DNA'nın helik zincirini fermuar gibi açan enzim.
Hemaglütinasyon: Kan yuvarlarının aglütinasyonu.
Hemanjiektazi: Kan damarlarının genişlemesi.
Hemanjiom: Kan damarlarından doğan urlar.
Hematemez: Kan kusma.
Hematolog: Kan hastalıkları uzmanı.
Hematom: Organ içerisinde veya aralarında kan birikmesi.
Hematomiyeli: Omurilikte kanama.
Hematosel: Testis torbalarında kan birikmesi.
Hemoglobin: Alyuvarlar içerisinde bulunan, O2 ve CO2 taşıyan, demir içeren ve kana kırmızı renk veren protein.
Hemolenf: Bazı omurgasızlarda, hemosöl adı verilen vücut boşluğu içerisinde bulunan sıvı.
Hemolitik: Kan hücrelerine zarar veren.
Hemoraji: Kanama.
Hemosiyanin: Bazı omurgasızlarda bulunan, demir yerine bakır içeren, mavi-yeşil renkli solunum pigmenti.
Hemosöl: Eklem bacaklılarda, gerçek sölom boşluğu yerine bulunan ve içinde solunum sıvısının dolaştığı vücut boşluğu.
Herbivor: Bitkisel besinler ile beslenen canlılar.
Hepatit B: Kan yoluyla bulaşan ve karaciğer rahatsızlıklarına yol açan bir tür virüs.
Herbivor: Otlarla beslenen hayvanlara verilen genel ad.
Herpes: Uçuk, içi sıvı dolu vezikül.
Herpes simpleks: Aynı adı taşıyan virüsün sebep olduğu çeşitli deri ve mukoza bölgelerinde yaygın, küçük, içi sıvı dolu oluşumlar ile belirgin virütik enfeksiyon.
Hermafrodit: Çift eşeyli, her iki eşeyin organlarını birlikte taşıyan, er dişi, monoik.
Heterojen: Değişik karakterlere ya da yapılara sahip olan.
Heteronom metamerizm: Vücudu oluşturan segmentlerin, birbirinden farklı yapıda olması.
Heterospor: Mikrospor ve makrospor gibi morfolojik ve eşey bakımından farklı sporlar.
Heterotrof: Kendi besinini üretemediği için, organik besinleri dışarıdan almak zorunda olan canlılar (ardıbeslek).
Heterosis: Melezlerin atalarına göre kazandıkları üstünlük. Melez azmanlığı.
Hibridizasyon (Melezleme): Birbirini bütünleyen iki DNA zincirinin bir araya gelerek ikili sarmal biçimindeki molekülü oluşturması.
Hibrit: Melez canlı.
Hidroliz: Bir molekülün kovalent bağlarının su ile parçalanarak ayrılan kısımların birine H diğerine OH grubunun eklenmesi.
Hiler: Hilus`a ait, komşu lenf bezlerinde büyüme.
Hilus: Organlarda büyük damar ve sinirlerin, akciğerlerde solunum yollarının giriş kapısı.
Hiperkromazi: Pigment fazlalığı gösteren.
Hipotalamus: Ön beynin alt bölgesi olup bazı organ ve bezlerin çalışmasını düzenleyen kısmı.
Hipofiz: Beyin tabanında burun arkasının üst kısmına uyan bölgede hormon salgılayan bir bezdir.
Hipotonik: İzotonik sıvıdan daha düşük osmotik basınca sahip olan sıvı.
Histoloji: Dokuları inceleyen bilim dalı.
Hidrostatik: Suda sabit bir şekilde kalmayı ve yüzebilmeyi sağlayan.
Hif: Sporların çimlenmesiyle oluşan ve birden fazla çekirdek taşıyan, silindir şeklindeki tüpsü iplikçikler.
Hipodermis: Dermis tabakasının alt bölümü.
Hipofiz: Beyin tabanında bulunan ve iki kısımdan meydana gelen bir iç salgı bezi.
Hipogeik: Toprak yüzeyinin altında gelişen ya da yaşayan.
Holoblastik bölünme: Hücre bölünmesinin, yumurtanın tamamında gerçekleşmesi.
Hormon: Vücudun bir kısmında oluşturulan sonrada difüzyonla yada kan dolaşımıyla diğer kısımlarındaki hücrelere taşınarak onların çalışmalarını düzenleyen özel maddeler.
Homeostasi: Bir organizmanın içinde yaşadığı ortamla madde alış verişi yaparak, kendi iç ortamını belli sınırlar arasında dengede tutması.
Homonom metamerizm: Vücut bölümlerinin birbirine eş bölmelerden oluşması.
Homospor: Yosun ve eğreltilerde morfolojik olarak birbirinin aynı olmakla birlikte, eşey fonksiyonları negatif, pozitif biçimde olan sporlar, izospor.
Homojen: Bütün birimleri aynı yapıda, aynı nitelikte olan.
Homolog: Aynı görevi görmeseler bile, embriyonik dönemde aynı dokudan köken alarak gelişmiş organlar.
Homolog kromozom: Biri anneden, diğeri babadan gelen aynı gen çiftine sahip kromozomlar.
Humus: Toprak üzerindeki ve içindeki organik atıkların ayrışması sonucu oluşan kütle.
Hücre dışı sindirim: Büyük moleküllü besinlerin, hücrelerin dışarıya verdikleri salgılar ile hücre içine alınmadan, yapı taşlarına ayrılması.
Hücre içi sindirim: Büyük moleküllü besinlerin, hücre içerisine alınarak, hücre içinde yapı taşlarına ayrılması.