
F
Fagositoz: Büyük parçacıkların (besinlerin veya yok edilecek olan yabancı maddelerin), yalancı ayaklar yardımıyla hücre içerisine alınması.
Falks serebri: Beynin sağ ve sol yarı kürelerini birbirinden ayıran, orağa benzediği için bu isim verilen kalın zar.
Fallop tüpleri: Her biri yaklaşık 10'ar cm. uzunluğunda, uterusun üst köşelerinden yumurtalıklara kadar uzanan iki borudur.
Fallot tetralojisi: Kalbin doğumsal bir anomalisine verilen isim.
Familyal: Irsi, kalıtsal, herediter.
Farinks: Ağız ve burun boşluklarıyla, gırtlak ve yemek borusu arasındaki boşluk, yutak.
Fauna: Belirli bir ortamdaki hayvan türlerinin tümü.
Fasial paralizi: Yüz siniri felci, bu sinirin felcinde yüzün yarısı kısmen hareketsiz ve ifadesiz kalır.
Fasial sinir: Yüz siniri, yedinci kafa çifti.
Fatal: Öldürücü, ölümle sonuçlanan.
Febril: Ateşli, hummalı.
Feçes: Dışkı.
Fekalit: Bağırsakta bir kısım dışkının sertleşmesi sonucu oluşan dışkı taşı.
Ferment: Bazı organların salgılarında bulunup kimyasal değişikliklere etki eden maddeler.
Fenoloji: Çiçek açma, üreme, göç gibi iklime ve çevre koşullarına bağlı, periyodik biyolojik olayların incelenmesi ve kaydı.
Ferritin: Demir elementinin vücutta depo edilen şekli.
Fertil: Gelişme yeteneği olan, doğurabilen.
Fertilite: Doğurma yeteneği, verimlilik.
Femur: Uyluk kemiği.
Feromon: Alan belirlenmesi, topluluk içinde hiyerarşik düzenin sağlanması ve üreme döneminde eşlerin birbirini bulması gibi durumlarda etkili olan, "dış hormon" olarak da adlandırılan kimyasallar.
Fermantasyon: Bazı mikroorganizmaların ürettiği enzimlerin etkisiyle organik maddelerin uğradığı değişiklik.
Fetüs: Embriyonun üçüncü aydan doğuma kadar tüm organ taslakları oluşmuş hali.
Fetal: Fetus'a ait.
Fibril: Telcik. Örneğin; miyofibril (kas telciği), nörofibril (sinir telciği).
Fibrin: Kanın pıhtılaşmasıyla oluşan ipliksi, ağsı yapı.
Fibrinemi: Kanda fibrin bulunması.
Fibrinüri: İdrarda fibrin çıkması.
Fibrosarkom: Bağ dokusunun kötü huylu tümörü.
Fibrom: İyi huylu bağ dokusu uru.
Fibröz: Lif dokusu.
Fibula: Bacaktaki iki kemikten dış kısımda olanıdır.
Filaria: Omurgalı canlıların kanında ve dokularında yaşayan kıl kurdu cinsi parazit.
Filogenetik sıflandırma: Canlıların akrabalık derecelerine göre sınıflandırılması. Doğal sınıflandırma.
Filotaksis: Gövde ekseni üzerinde yaprakların diziliş şekli.
Filtre: Akışkan olan sıvı yada gazı süzmeye yarayan gözenekli madde. Akışkandaki asıltı, çamursu ya da katı maddeleri ayırmaya yarar.
Fitoplankton: Suda pasif olarak yer değiştiren ve bitkisel özellik gösteren organizmalar.
Fizyoloji: Canlılardaki yaşamsal olayları inceleyen bilim dalı.
Floem: Bitkilerde organik besin taşıyan borular, soymuk boruları.
Flora: Belirli bir alanda bulunan bitkilerin tümü. Bakteriler için de flora kelimesi kullanılır.
Folikül: Küçük kese şeklindeki yapıların genel adı. Memelilerde yumurtalıkta bulunan ve olgunlaşmış yumurtayı taşıyan kesecik.
Fosfataz: Bir molekülden su kullanarak fosfat grubunu ayıran enzim.
Fosfodiester bağı: DNA’daki fosfat ile şeker arasındaki bağ.
Fosfoprotein: Protein sentezlendikten o proteine proteinkinazlarla fosfor eklenmiş hali.
Fosforilasyon: ATP üretimi.
Fosil: Günümüzde yaşamayan canlıların eski devirlerden kalma, taşlaşmış kalıntıları.
Fotoototrof: Işık enerjisini kullanarak, ihtiyacı olan organik besin maddelerini üretebilen canlılar.
Fotoreseptör: Işığa duyarlı almaçlar.
Fotosentez: Klorofil taşıyan hücrelerde görülen, ışık enerjisinin kullanılmasıyla su ve karbondioksitten organik madde sentezlenmesiyle sonuçlanan tepkimeler zinciri.
Fototaksi: Işığa bir cevap olarak yapılan yönlenme hareketi.
Frenik sinir: Göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayıran diyaframın sinirine verilen addır.
Fruktoz: Genellikle meyvelerde bulunan ve yapısında 6 karbon atomu içeren bir çeşit şeker molekülü.
Fundus: Midenin genişlemiş kısmı.
Fungusit: Mantarla mücadele ilaçları.