
D
Dakriyoadenit: Gözyaşı bezi iltihabı.
Dakriyolit: Gözyaşı taşı.
Dakriyosistektomi: Gözyaşı kesesinin ameliyatla çıkartılması.
Dakriyosistografi: Kontrast madde verilerek gözyaşı kesesi ve kanalının radyolojik olarak incelenmesi.
Dakriyosistorinostomi: Gözyaşı kanalının tıkalı olduğu durumlarda uygulanan, kesenin burun boşluğuna drenajını sağlayan ameliyat.
D-aminoasit: Bakteri hücre duvarlarının polipeptidlerinde bulunan, proteinlerde bulunmayan amino asit.
Dalak: Omurgalı hayvanlarda lenfositlerin farklılaştığı ve alyuvarların parçalandığı, kan damarlarının bol olduğu lenfoid organlardan biri.
Daltonizm: Renk körlüğü.
Dansimetre: Yoğunluk ölçen cihaz.
Deaminasyon: Bir molekülden amino grubunun çıkarılması işlemi.
Debilite: Zeka geriliği.
Defekasyon: Dışkının dışarı atılması.
Defekt: Eksiklik, kusur.
Defibrilatör: Kalbin normal dışı hızlı atımını durdurarak tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan araç.
Deflorasyon: Kızlık zarının yırtılması.
Deformasyon: Şeklini bozma.
Deformite: Şekil bozukluğu.
Dejenerasyon: Dokuların normal yapılarının bozulup normal fonksiyonlarını yapamayacak hale gelmeleri.
Dekompresyon: Baskı yapan gücün veya baskının kaldırılması.
Dekonjestan: Konjesyonu (şişme) azaltan, dekonjessif.
Dekumbent: Kalkık uçlu. Yalnız dalların uç kısmı yukarı doğru yükselmiş, yerde yatık olarak gelişen bitki.
Dekurrent: Aşağı doğru sarkarak uzayan. Yaprak ayasının gövde üzerine yapışık olarak aşağı doğru uzaması.
Dekübitis: Yatalak olanlarda hareketsizlik sonucu sırtta ve kalçalarda açılan yaralar.
Dekstrin: Çay şekeri cinsinden bir cins şeker.
Deltat: Eşkenar üçgen biçiminde. Yaprak sapı üçgeninin tabanının ortasında bulunur.
Delesyon: Bir tip kromozom mutasyonu sonucunda DNA'daki bir bazın yada bazların yok olması hali.
Delirium: Zehirlenmeler, ateşli hastalıklar, epilepsi, histeri ve akıl hastalıklarında görülebilen, titreme, halüsinasyonlar ve saldırganlıkla birlikte bilincin kaybolması tablosuna verilen isim.
Demans: Bunama.
Demiyelinizasyon: Sinir liflerinin etrafını saran myelin tabakasının kaybı.
Demonstrasyon: Göstererek öğretme.
Demoralizasyon: Moral çöküntü.
Dendroid: Ağaç dalı biçiminde dallanmış tüy.
Dendrit: Sinir hücresinin kısa olan uzantısı.
Dentat: Dişli. İri ve keskin olan dişlerin eksenleri yaprağa dikey durumdadır.
Dentikulat: Küçük dişli. Dentat ile aynı biçimde olup daha küçük olan diş.
Dentin: Kollajen ve kalsiyum tuzlarından yapılmış omurgalı hayvanların diş ya da pul yapısında bulunabilen sert madde.
Dentisid kapsula: Dişli kapsül. Açılma kapsülün uç kısmındaki dişlerin birleştikleri yerde olur.
Dermis: Hayvanlarda derinin alt tabakasına verilen ad.
Deoksiribonükleik asit (DNA): Canlılardaki yönetici molekül.
Deoksiribonükleotid: DNA’nın yapıtaşı olan molekül.
Deoksiriboz: C5H10O4 bileşiminde olan ve DNA’nın yapı birimlerinden biri olan şeker. Genel adı pentoz olan monosakkarit.
Deuterostomia: Blastopor, ağız yerine anüsü oluşturur. Ağız daha sonra şekillenir. Genellikle, enterosöl sölom ve radial segmentasyon ile birlikte anılır.
Deplazmoliz: Plazmolize uğramış hücrenin tekrar su alarak eski haline dönmesi.
Depilasyon: Kılların çıkartılması işlemi.
Depresyon: Ruhsal ve bedensel çöküntü, isteksizlik.
Dermabrazyon: Deri üzerindeki benler veya yara izlerini ortadan kaldırma amacı ile yapılan kazıma işlemi.
Dermatit: Cildin iltihabi durumu.
Dermatoloji: Cildiye, cilt hastalıklarını inceleyen bilim dalı.
Dermis: Hayvanlarda derinin alt tabakasına verilen ad.
Dış döllenme: Erkek ve dişi eşey hücrelerinin vücut dışında birleşmesi ile meydana gelen döllenme tipi. Dış döllenme görülen canlılarda genellikle üreme suda gerçekleşir.
Diandrus: İki stamenli.
Diatom: Bir fitoplankton grubu.
Difüzyon: Molekül ya da iyonların, çok yoğun oldukları bir ortamdan, daha az yoğunlukta bulundukları bir ortama doğru yaptıkları geçiş hareketi.
Dihibrit: İki karakter bakımından melez olan bireylere verilen ad.
Diklin: Bir eşeyli çiçek. Erkek üreme organlarının (andrekeum) ve dişi üreme organlarının (ginekeum) ayrı çiçekler üzerinde bulunması.
Dikotiledon: Embriyosunda iki çenek yaprağı bulunan bitki.
Dimorfizm: Bir tür içinde, iki farklı formun görülmesi durumu.
Dioik: Vücudunda dişi veya erkek üreme organlarından sadece birini bulunduran canlı, ayrı eşeyli.
Diploblasti: Embriyonik gelişim sürecinde sadece endoderm ve ektodermin oluşması, iki tabakalılık.
Diploid: Birbirinin aynısı halindeki çift kromozom setine sahip olan canlı. 2n kromozom takımı taşıyan hücre.
Disakkarit: İki mol monosakkaritin dehidrasyonu sonucu oluşan çift şeker. Maltoz, sakkaroz, laktoz gibi.
Diskoid: Disk biçiminde.
Distikus: İki sıralı. Yaprak ve çiçeklerin aynı düzlem üzerinde birbirlerinin ters yönünde sıralanması.
Disakkarit: İki mol monosakkaritin dehidrasyonu sonucu oluşan çift şeker. Maltoz, sakkaroz, laktoz gibi.
Divergent: Birbirlerinden ayrılmış ve uzaklaşmış şekilde.
Diyabet: Şeker hastalığı.
Dorsal: Sırtsal yüzey. Sırt kısmı.
Dorsifiks: Sırttan bağlı. Flamentin antere sırt kısmından bağlı olması.
Doku: Belirli bir işi yapmak üzere özelleşmiş hücreler topluluğu.
Dominant: Baskın gen.
Domain: Bir protein içerisinde bulunan ve kendine ait bir fonksiyona sahip bölüm. Tek bir protein içindeki domain bölümleri, hep birlikte proteinin total fonksiyonunu belirler.
Döl değişimi: Eşeyli ve eşeysiz üremenin birbirini takip ettiği üreme sistemi, döl almaşı, metagenez.
Döllenme: Yumurta ve spermin birleşmesi.
Döllenme borusu: Spermlerin yumurtayla birleştiği ve zigotu oluşturduğu tüp.
Döl yatağı: Uterus. Dişi üreme sisteminde, fetusu doğuma kadar beslemek ve barındırmakla görevli kas yapısında bir organdır.
Duyu siniri: Dış yada iç reseptör organlardan yada duyu alıcılarından alınan uyartıları sinir merkezine ileten sinirler.
Düz kas: İç organların hareketini sağlayan ve istemsiz çalışan, demetler alinde, uzun, iğ biçimli, tek çekirdekli kas hücrelerinin bağ dokusu içerisinde meydana getirdiği kas tipi.